arılar... hiçbir çiçeğe aşık olmazlar. sadece en iyi balı nasıl yapabileceklerini düşünüp dururlar. her çiçekten özlerle, en iyi, en tatlı balı yapabilmek için yorulup dururlar sadece. benim de arılardan bir farkım yok aslında. kadınlar... onlar benim için sadece bir yazı malzemesi, bir vakit öldürmecesi yada cevabını aradığım bir hayat bilmecesi. en iyi yazımı yazabilmek için küçük, minnacık bir ilham kırıntısı, kırıntıları. bağlanacağımı, üzüleceğimi mi sandın? ha şunu da belirteyim ki; ben herkesin hayatta sadece tek bir kişi için acı çekeceğine inanırım. diğerleri ya daha az acıtır ya da daha çok. tek bir hakkınız var unutmayın. ben o hakkımı yitirdim şu an farkındayım... onun özleminde ve onu seviyorum şu an. haberi yok uyuyor bensiz ve uyanıyor yine bensiz bir güne nasıl başladığını hayal ettiğim kuşluk vakti... diğerleride yazılarıma malzeme olmaktan öteye geçemeyecek... en iyi yazımı yazmadım daha. iyi bir şeyler de yazmadım. aslında hiç yazmadım. sadece saçmaladım ve siz de okudunuz belki gülerek, belki hüzünlenerek... ya bir eğri oturup doğru konuşalım; harbi üzülüyor gibi mi duruyorum uzaktan? üzülmüyorum yahu? onlar kim ki yada siz kimsiniz ki beni üzesiniz? hangi hakla ve hangi hadle böyle bir saçmalığa kandınız ve inandırdınız kendinizi? sormadan, gülmeden edemiyorum. niye üzüleyim sizin için? siz kimsiniz? neyimsiniz ki, üzesiniz beni? kıçımdan çıkan osuruktan öteye geçemez hiçbiriniz. kokusu biraz midemi bulandırır o kadar... eğer ben istersem, yalnız ben üzebilirim kendimi...
ulan en gıcığıma giden de şu hayatta, bir türlü doymadım yahu, doymak bilmedim. açım doğduğumdan beri. sevgiye açım. yalnızım kahretsin ki, size muhtacım. işte ancak böyle acıtabilirsiniz canımı. şimdi acıttığınız gibi. hiçbiriniz anlamazsınız bilirim. ben anlatırım salak gibi, siz de anlıyormuş gibi yaparsınız. sanki anlamam, hissetmem anlamadığınızı, anlayamayacağınızı beni... vakit geçiririm, ömür tüketirim sadece, beni anladığınızı sanmakla, beni anlamadığınızı bildiğim ıssız sokaklarda... gülmek isterim yahu. sevilmek isterim. sevin beni desem çok mu şey isterim? yada dur ulan; siz kim siniz ki? sevginize muhtaçmıyım ki? beni sevmeyin ki alışayım iyice bu noksanlığa... korkarım biri çıkar birgün karşıma ve ben ona sebepsiz bağlanırım. sonra birgün çekip gider de mahveder beni diye ağlarım... ya da dur ulan sen kimsin ki? sana neden bağlanayım ki? ne verdin bana? önce söyle kaldırabilir misin sevgimi? bu öyle cicim aylarına benzemez. sevdin mi beni katlanmalısın, paylaşmalısın acılarımı. dayanabilir misin? off dil kırmaktan sıkıldım be. şöyle söyleyeyim; göt var mı sen de göt? sevgimi taşıyacak kadar götüne güveniyor musun da, geçmiş karşıma hariçten gazellerdesin?
sigaraya öyle hasret kalmışım ki, ilk nefeste hissettim tüm iliklerimde dumanını. her nefeste biraz daha sarsıldı beynim. dumanını üfürmedim. sadece içime çektim nefesini. sigarayı tutmayı unutmuşum ulan ne zamadır içmeyeli. genzim yandı, gözlerim kızardı ama hoşuma gitti. sen aklımdaydın hep hiç çıkmadın ki. söyle yahu ben unuttum; aklıma nasıl girdin ki? sahi ulan niye sevdim ben seni ve neden hala mallanırım sen sen diye? ne ki ulan? ne var sende de bu kadar çıldırıyorum, bir halleniyorum senin için? bir adını bilirim, bir memleketini. bir doğum yerini bir de tarihini. bir de bir kaç fotoğraf o kadar işte... e ne bokum yemeye bağlandım lan sana?
hep soru yada sorular sorarız kendimize, yada birilerine... cevaplar bekleriz nedensiz. sinirleniriz cevap alamazsak? unuturuz her cevabın da yeni bir soruya gebeliğini... ha bak ne diyordum? sorular evet sorular... soruyorum hep kendime, ne var sende diye? yani olmasan şimdi hayatımda, çıkıp gitsen, aslında farkında olmadan işgal ettiğin yerden, diyorum ne değişir acaba hayatımda? üzülürmüyüm acaba? sevinir miyim yoksa? ya aslında hiç kandırmasam kendimi... zaten beceremem ki. sen çıkarsan hayatımdan harbi üzülürüm lan. valla ağlarım belki. ağlamak mı? hani şu yokluğunda en çok yaptığım şey var ya. ne çabuk unuttun be! bu kadar da vefasız olma. bekliyorum öyle. güneş doğacak bir kaç saat içinde. belki bir şeyler değişecek diye bekliyorum. hani olur da belki gelirsin. hani olurda belki seversin. ya olmaz ya belki gelip sevdiğini söylersin. bunu da mı çok gördünüz ulan? hayal etmekte mi yasak? umut hep vardır abi? herşeye inat. benim olursan sanki final maçında altın gol atmış kadar mutlu olurum. yada piyango çıkmış bir sefil gibi...
diyelim benim oldun? ee ne oldu şimdi? büyü bozuldu be? ellerini tutabiliyorum. gözlerin benim artık. onu geçte en mühimi, sarılıyorum ulan daha ötesi ne? e noldu sarılınca? niye bir şey hissetmiyorum lan? hişşş hala sıkılmadan okuyan, bir tokat atsana yüzüme. yada çimcikle uyandır lan beni. rüya değil mi lan bu da rüya?... hadi uyandırın lan bak gerçek sanıcam şimdi. eee bir şey olmuyor yoksa gerçek mi?
+özlem?
-efendim canım?
bana canım dedi?
+özlem sen misin?-evet canım benim tabi ki. seni öylesine seviyorum ki...
+sus!
-seni öylesine sev...
+sus dedim sana!!!
ne hakla ve hangi yüzle? o kadar acının ve yalnızlığın içinde. halim kalmadı. düşüncelerim kesik kesik ve bulanık. acıttın be canımı! ne istedin yahu benden? zevk mi alırsın bana acı çektirmekten?
ulan bu içine sıçtığım hayatta hiçbir şeyi düşünmeyeceksin. koy götüne rahvan gitsin.
ders bitti. bu günlük bu kadar. dağılın şimdi...
27 Mart 2010 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder